Benzemiyor geceleri gördüğüm rüyalar gündüzüme
Paha biçilmez mücevherler taşıyorum bir prenses kostümü içinde
Ama ne mücevherler için bir mevcudiyetim var
Ne de bir prenses olacak saltanat kanım
Neden mutluluk aynı zamanda hüzünlü bir şeydir?
Neden her ritim her nota bana keder getirir?
La fa sol der piyano ben yalnızlık anlarım
Ya da mi re der bağlama ben gurbet sanarım
Bir prensesin gurbeti neresidir bilmem.
Ya da mücevherler için geçerli midir gurbet yarası?
Tek korkusu kolyenin boyun yerine bileğe takılmak mıdır?
Ya da takı kutusunda yalnız kalmak mıdır?
Neden benzemiyor hayatım geceleri gördüğüm prensesli rüyalara!
Belki de geceleri gördüğüm rüyalar hayatın ta kendisidir
Ben bir inci tanesiyimdir örneğin kendine hiçbir kolyeyi uygun görmeyen.
Ya da bir kolyeyimdir mücevher kutusunda öylece dolanığımdır kendime,
Bir prensesin hiçbir zaman çözemeyeceği.
Yıkılsın zaman ve mekan!
Piyanolar kırılsın tuşlar saçılsın etrafa
Ve kopsun bağlamanın telleri
Bilsin herkes beni
“Ben bir prensesim kıymetli mücevherlerden kendine bakan.”